Rami’deki evimde mışıl mışıl uyurken, nereden geldiğini anlamadığım keskin bir ti ile yataktan fırladım. Kendimi Ra’nın gazabına uğramış gibi hissediyordum. Geçen yıl avlayıp duvara astığım as suratıma daha korkunç göründü bu panik halimde. Işığı açmak için düğmeye bastım, ancak elektrikler kesikti. Leblerim kurumuştu. El yordamıyla bulduğum şinanayı yakarak mutfağa doğru ilerledim. Sergenden bir bardak aldım ve sürahiden ma ile doldurdum. Bir yandan yaşadığım şok, bir yandan da akşam yediğim arakanın midemde yarattığı yanma nedeniyle berbat haldeydim. Dışarıdan gelen pa sesleriyle irkildim. Bir emu süratiyle koşarak odama geri döndüm. Ak duvarlarımdaki gölgeler Aar nehrindeki dalgalar gibi hareket ediyordu.
Ati karanlık
“Ati hiç de aydınlık görünmüyor, bir an önce buradan uzaklaşmalıyım”, dedim kendi kendime. Muğla’nın Ula ilçesine tayinim çıkmıştı. Ancak arabamın aksı bozuktu ve tamir edilemediği için bir türlü yola çıkamamıştım. Mangırım yoktu. İratım geçinmeme yetmiyordu. Arkadaşlarımın imece yoluyla topladığı para da çoktan suyunu çekmiş, elde ayada bir şey kalmamıştı. Ev sahibi kirayı ödemem için bastırıyordu. Oysa bir sürü akarı vardı ve benim parama acil ihtiyacı yoktu. Sahi ne mu herifti şu ev sahibi…
Matizlerin naraları
Arakanın yarattığı yanma midemden emama sirayet etmişti aklımdan bunları geçirirken. Uzaktan matiz adamların naraları duyuluyordu. Dışarıya bakmaya koyuldum. Bir anne koyunlarına hakim olamayan eke misali çocuklarının peşinden koşuyordu. Te cetvelli bir genç, yanında etaminden yapılmış bir elbise giymiş güzel bir kızla geçti karşı kaldırımdan. Yan apartmanın kapıcısı sepetine nanları doldurmuş bakkaldan dönüyordu. Kapıya yöneldim ve açtım. Gazete gelmişti. Serimi dağıtmak için sayfaları ivedilikle çevirip bulmacayı buldum. Fakat acı bir sürpriz bekliyordu beni. Resimde görülen eski sevgilimdi…